Sultan Sahak Ocağı ve Yârsânlar

yaresan-alevilikeri-kimdir-sultan-sahak-ocagi-kul-seyyid-alevilik-resim-arastirma-alevi-ocaklariKul Seyyid

Giriş

Konuya geçmeden önce Alevilik ve Mürşid ocakları hakkında yanlış bilinen bir genellemeye dikkat çekmek gerekiyor. Büyük çoğunluğumuzda oluşan ” Hacı Bektaş Veli tüm erenlerin başı, Hacı Bektaş Ocağı (13.yy) tüm ocakların mürşidi’dir” gibi çok yanlış ve Alevîlik gerçekliği, Alevî tarihi ile hiç bağdaşmayan bir düşünce hakimdir. Oysaki Ağuçan, Sultan Sahak, Baba Mansur, Dede Garkın Ocakları Hacı Bektaş’dan çok önceleri var olan (ad alan) ocaklardır. Örneğin Ağuçan ve Şeyh Ahmed ve Şeyh Delil Berxêcan Ocakları 11. yy’dır. Sultan Sahak Ocağı 9. yy’dır.

Bilindiği gibi Alevilik ocak sisteminde Mürşid ve Dede-Pir Ocakları vardır. Pir-Dede ocakları da bir mürşid ocağına bağlıdır. Tek mürşid ocağı Hacı Bektaş Ocağı değildir. Varlığı ondan öncesine giden Ağuçan, Dede Garkın, Baba Mansur, Sultan Sahak gibi mürşid ocakları vardır.

Mürşid Ocakları “Amcazâde (Emmidaş)” olarak değerlendirilir ve birbirine karışamazlar. Anadoluda Serçağlan Ağuçan (En çok talibe sahip ocaktır), Baba Mansur, Dede Garkın ve Hacı Bektaş; İran – Irak coğrafyasında Sultan Sahak; Suriye – Lübnan – Ürdün coğrafyasında Haydarî ve Klezî mürşid ocaklarımız vardır.

Bu Mürşid Ocaklardan;

Sultan Sahak Ocağı: 9.yy
İran (Aryan) ve Irak’tadır. Kürt taliplerin ocağı olmakla birlikte, çok sonradan Ataşbagî Ocağı (16.yy?) aracılığı ile Azeri talipleri de vardır. Kürt olanlar Goranî, Lek-Lak, Lor, Kurmanci, Kelhuri gibi lehçe ve şivelerle konuşur. Burada Goranî lehçesi ile konuşanların tamamı Alevîdir. İran’dakilere Kürtçe’de Yârsân denmektedir; Farslar Ahl-e Hak demektedir. Iraktakilere ise Kürtçe’de Kakaî-Kakeî denmektedir (Aslında Kakaî Seyit grubunun adı olmakla birlikte zamanla taliplerin de adı haline gelmiştir).

Serçelan Ağuçan Ocağı: 11.yy
Anadoludadır (Esasen Yukarı Mezopotamya). Kurucusu Erenler Atası (Kake) Ebul Vefa-i Kürdî’dir (925-1017). Anadoluda en çok talibe sahip Mürşit ocaktır. Kürt Taliplerin ocağı olmakla birlikte, az sayıda Türkmen talipleri de vardır. Kürt taliplerinin tamamı Kürtçe’nin Kurmanc lehçesi ile konuşur.

Sinemilli, Üryan Hızır, Hubyar Sultan, Kalender Ocağı, Hüseyin Abdal, Kara Pirbad, Koca Leşker, Cemal Abdal, Sar Sultan (Sarı Saltık densede ilgisi yoktur, kimlik bozmadır), Şix Çoban… gibi pir-dede ocakları Serçelan Ağuçan ocağına bağlıdır.

Şeyh Dilo (Delil) Berxêcan Ocağı: 11.yy
Anadoludadır (Esasen Yukarı Mezopotamya). Tamamı Kürt’tür (Kurmanc). Şeyh Delil / Dilo Berxîcan (960-1040) 1010 yılında bizzat Kake (Erenler Atası) Ebu’l Vefaî Kürdî tarafından Dersime 42-43 Kürt Aşiretine Pir olarak yollanmıştır. Bu 43 Kürt Aşiretinin bazıları Peşnevan, Ewdalan(Avdelan), Tahsuvanî, Kurmêşan, Mülkişi (Mılki-Milli), Demenan, Celikan vd. aşiretlerdir ve şecerede geçerler. Şeyh Delil ve Ocağının mürşid (pîrê pîran)  ocak olma ihtimali hayli yüksektir. 

Baba Mansûr Ocağı: ?
Anadoludadır (Esasen Yukarı Mezopotamya). Tamamı Kürt’tür. Kurmanc olanlar Kurmanci lehçesi ile konuşur. Hacı Kurêş ve Derviş Gewr Pir – Dede Ocağı ile bağlı olanlar Kürtçe’nin Kirmanckî (Zazakî – Dimilkî – Kirdki) lehçesi ile konuşur. Bava Mansur’un yaşadığı yer Dersim/ Mazgert / Muxundu (Darıkent) köyü’dür.

Şeyh Ahmed Ocağı: 11.yy
Anadoludadır (Esasen Yukarı Mezopotamya). Tamamı Kürt’tür. Kürtçenin Kırmanckî (Zazakî, Dımılî, Kırdî) lehçesi konuşurlar. Şeyh Ahmed Dede, Mezopotamya- Anadolu Aleviliğinin kuramcısı El Kakes (Erenler Atası) Ebul Vefa-i Kürdi’nin (925-1017) evladıdır. Derwêş Cemal Ocağı, Şeyh Ahmed Ocağına ikrarlı-bağlı pir-dede ocağıdır.

Şeyh Numan Garkın ve Hacı Bektaş Ocağı: 13.yy
Anadoludadır (Esasen Yukarı Mezopotamya). Türkmen taliplerin iki mürşid ocağıdır. Ali Seydi, Arzuman Ocakları Dede (Şeyh Numan) Garkın ocağına bağlıdır.

NOT: Bugünkü Amed (Diyarbakır) Kadıköy adlı köy Dede Garkın Ocağı talipleridir. Osmanlıda Köy Kadıkendi olarak geçer. Aşağı ve Yukarı Kadı olarak tasnif edilmiştir. Aşağı Kadı gayri müslim olarak geçerken, Yukarı Kadı Alevi ve Şeyh Garkınlı olarak geçer. Tahrir defterlerinde liste başı isimlerden Seydi Ali oğlu Kürd Ali ve Pir Kulu isimleri dikkat çekicidir.

Selahaddin Ali Arik, Alevilik ve Tarihi, adlı araştırmasında şöyle demektedir: Dede Garkın kendisini Ebul Vefa (Kürdi) üzerinden Musa Kazım’a götürür. Dede Garkın’ın Ebul Vefa (Kürdi) soy, tarikat ilişkisi ve aşiretsel yapısıyla bu zat olasılıkla Kürd‘tür.” demektedir.

Haydarî ve Kılezî: 13.yy ?
Suriyededir(Esasen Yukarı Mezopotamya). Arap Alevîlerinin iki mürşid ocağıdır. Kurucuları Şeyh Ali Haydar ve Şeyh Yunus El Kilazu’dur. Talipleri Türkiye, Suriye, Ürdün, Lübnan’dadır.

Sultan Sahak (San Sahak Berzencî) ve Mürşid Ocağı

Sultan Sahak, İran-Irak sınırı Hewraman yöresindeki Pirdiwer’de (Pird-i Wan) 13.yy’da yaşadı (?). Babası Şêx İsa, Berzinye’den (Süleymaniye’ye 23km) Pirdewer’e göçmüştü. Annesi Xatûna Dayîra (Razbar Hatun). Sultan Sahak’ın Haftan-ı Naciyan denilen Yedi oğlu vardır bunlar: Seyit Mire Sur (Seyit Ahmet), Seyit Mustafa Safidpoş, Seyit Muhammed (Gewrê Suwar – Boz Süvari), Seyit Bave İsa (Alemdar), Seyit Abdül Vefa (Vefaî), Seyit Şehabeddin ve Seyit Habib Şah.

İlk beş oğlundan doğan çocukları dede ocakları kurdular. Bunlar Miresurî (Mîrîler), Mustafaî, İbrahimî, Hamuşî ve Bave İseyi adlı beş dede ocağıdır.

Edmonds’un Kakailer adlı araştırmasında aktardığına göre Goranca (Kürtçe’nin bir lehçesi) yazılmış bir deyişte, San Sahak’ın Üç yüz yıl yaşadığı, bir ara Anadolu ve Suriye’ye giderek Alevîliği oralara taşıdığı, yaydığı, tekrar Pirdewer’e dönüp bir Cemhane yaptığı ve bir daha görünmediği belirtilmektedir. Hamza Aksüt ise, Alevîler adlı araştırmasında “Bu bilgilere dayanarak, Sultan Sahak’ın Hacı Bektaş gibi 13.yyda yaşadığı tahmin edilmekteyse de ocağın tarihi daha eskiye dayanmaktadır” demektedir. Genel bilgi ise ocağın asıl kurucusunun Baba Xoşîn’in olduğu yönündedir.

Sultan Sahak Mürşid Ocağına bağlı Pir (Dede) Ocakları

1) Hamuşî
2) Mîre Sur (Kızıl Mir)
3) Mustafaî
4) Bave İsevî
5) İbrahimî
6) Ataşbagî 

Bu altı Pir – Dede Ocağı, Sultan Sahak Mürşid Ocağı’na bağlı ocaklardır.

Yârsân Efsanesi: Arslan yürüten Pir Mikail, Duvar Yürüten Sultan Sahak

Sultan Sahak, gizli öğretilerini dünyaya yaymaya hazır olduğunda, ilk dört yoldaşıyla beraber, Şîrvan nehrinin yukarı kesimlerinde, Hawraman’da, Pirdiwar denilen bir yerde yerleşmeye karar verdi. Yoldaşlarından biri olan Davud, usta bir duvarcıydı ve nehre uzak olmayan bir yerde bir ev inşa etmeye başladı. Ancak ev yapımı için seçilen yer, önemli sihirli güçlere sahip olan ve uzun süredir yörede ruhani hakimiyetini sürdüren Pir Mikail’e aitti. Pir Mikail, tahtına göz diken bu adamın ve taliplerinin gelişine çok sinirlendi ve gizli güçlerini kullanarak onları cezalandırmaya karar verdi.

Vahşi bir aslana bindi, zehirli bir yılanı kırbaç gibi kullanarak, vahşi bir savaşçı görünümünde Pirdiwar’a doğru sürdü. Pir’in yaklaştığını gören Sultan Sahak, Davud’a ördüğü duvarı yükseltmesini, duvarın üzerine tünemesini ve Pir Mikail’i karşılayarak ne istediğini sormasını emretti. Sultan’ın emriyle duvar, Davud’u sırtında taşıyacağından mutlu olarak yükseldi. İki binici (biri aslanda, biri duvarda) Şîrvan nehrinin iki yakasında karşı karşıya geldiler. Davud, Pir’i dostça selamladı. Ancak diğeri çok kızgındı ve “Nedir bu?” diye bağırdı. “Ben Şeyh Sahak’ı bulacağımı sanmıştım. Oysa şu anda duvarlarla oynamaya çalışan sıradan bir büyücü çırağıyla karşı karşıyayım.” dedi.

Davud, sakince cevap verdi: “Ben Sultan’ın sadece talibiyim; Sultan’ın dışında, hiç bir şeyin varlığı yoktur!”. Pir Mikail; Davud’a, Pirini çağırmasını emretti; fakat daha arkasını dönmeden, Sultan Sahak aniden ortaya çıktı. Sultan’ı görünce Şirvan nehri coşkuyla kükredi; Bu ses öylesine güçlüydü ki, nehrin kenarındakiler birbirlerinin konuştuklarını duyamadılar. Sultan Sahak, Pir Mikail’e “O kadar güçlüysen, şu nehri yatıştır da görelim” dedi. Tabi ki Pir bunu beceremedi. Bunun üzerine, Sular Tanrısı olan Sultan Sahak, nehre sakinleşmesini emretti ve nehir hemen itaat etti.

Sonra Sultan, Davud’a, sihirli halısını nehrin üzerine serip, halının üzerine oturmasını emretti. Ayrıca, Pir’in aç olduğunu da fark etti ve elini nehrin suyuna vurur vurmaz, tamamen pişmiş, yenmeye hazır bir balık ortaya çıktı. Balığı Pir’e vererek, tek bir kılçığını kırmadan balığı yemesini söyledi. Pir, balığı yiyip bitirdiğinde nehirden canlı bir balık başını çıkardı ve Sultan’a; “Arkadaşıma ne yaptın? Onu geri istiyorum! Lütfen arkadaşımı geri ver ey Sular Tanrısı!” dedi, Sultan, kırılmamış balık kılçıklarını Pir’den geri aldı ve onları tekrar canlı bir balığa dönüştürdü. Sonra onu nehre bıraktı. Bütün bu olup biteni gören Pir Mikail, Sultan Sahak’ın ruhani üstünlüğünü kabul etti ve onun sadık taliplerinden biri oldu.

COĞRAFYA

Sultan Sahak’ın türbesi“Pirdewer” diye adlandırılır (yani Şirvan Nehri üzerindeki eski köprünün öte yanı). Doğudaki tüm Yarsanlar Sultan Sahak Berzenci’nin (San Sahak) türbesini, özellikle Newroz’da ziyaret ederler. Çünkü O’nun Newroz’un ilk günü yani 21 Mart’ta dünyaya geldiğine inanırlar. Newroz’da on binlerce Kürt, Türk, Azeri ve Fars Kakaî Pirdewer’i ziyaret ederler. Ayrıca Kakayiler yılın dört mevsiminde hac yeri olarak gördükleri Pirdewer’e giderler. Pirdewer’den başka şu türbe ve ziyaretler de vardır:

Baba Yadigâr: Kırmaşan-Dalaho dağlarındaki Baba Yadigâr, birçok kişi Pirdewer’den sonra Baba Yadigâr’ı ziyaret eder.
Gümbet ve Alevîyan, Hemedan’da.
Hatun Rezbar’ın Kirmanşah-Pave Pirdewer’deki türbesi ve ziyareti.
Pir Bünyamin, Kirmanşah-Kerend’de.
Seyid Mehemed Gewre Sûwar, Kirmanşan’da.
Bave Tahirî Hemedanî (Üryan), Hemedan’da.
Dede Bekter ve Hudawende, Sehene-Kirmanşan’da.
Bave Haydar, Batı Gilan’ın Kıfrawır köyünde.
Bave Şahsuwar, Kıfri’de
Pir Mansur, Süleymaniye’de.

Ve Hawar, Halepçe, Şarezur ve öteki yerlerde bulunan onlarca ziyaret ve türbeler. Kakayilere ait türbe, ziyaret ve mabetlerin bulunduğu yerler göz önüne tutulduğunda, Kakayilerin Loristan, Kirmanşah ve Hewreman’dan Azerbaycan, Bağdat, Kerkük, Xanekîn ve Musul’a kadar olan coğrafyada var oldukları ve olmaya devam ettikleri görülür. Kakayiler buralarda çoğunlukla vardılar, az ya da çok, şu anda da etkinler.

Haftan-ı Naciyan (Haft Wana – 7 Kuvvet)

1- Seyit Mire Sur (Kızıl Mir – Seyit Ahmet)
2- Seyit Mustafa Safidpoş
3- Seyit Muhammed (Gewre Sawar – Boz Süvari)
4- Seyit Bave İsa (Alemdar)
5- Seyit Abdül Vefa (Bal, Balu Vefa – Vefaî)
6- Seyit Şehabeddin (Anadoluya gittiği söylenir)
7- Seyit Habib Şah

Bu Pirler ve kurdukları ocakları ilk kurulan yedi ocaktır (İlk beşinin dede-pir ocağı kurucusu olduğu da söylenir). Daha sonra yine ardılları olan ocaklar vardır.

Yâresân – Kakeî Topluluklar

Aşiret olarak tek tek Yârsânî toplulukları yazmanın zorluğunu ve yekününü düşünürsek bunun burada belirtmenin mümkün olmadığını hesaba katarak sadece bilinen ana kolları aktarmaya çalışacağım. Bu yazının iki veya üçüncü serilerinde elimden geldiğince ayrıntılı biçimde aktarmaya çalışacağım.

— Lur Kürtleri: Lurların çoğunluğu Şii’dir. Lorlara bağlı Xelîlan ve Zerdelan aşiretleri Alevîdir. Daha önceleri Lorların çoğunluğu Alevî idi. 19.yy İranında Şii din adamları Lorları Şiiliğe kazandırmak için çok çabalar harcadı ve görünen o ki başardı da. Lorların Mîr denen sınıfı Seyit’tir.

— Lak – Lek Kürtleri: Lekler; İran, Irak ve Türkiye’de yaşamaktadır. Lek’lerin çoğu Alevîdir. Lekçe Yârsânların kutsal dilidir. Hemedan bölgesindeki Lek-Lak Kürtleri Safevî devleti tarafından Nihavend, Melayer ve Tuviserkana sürülmüşlerdir / yerleştirilmişlerdir.

Osmanlı kayıtlarında Kürt olarak nitelenen Leklerin yurtları özellikle Kayseri, Çorum, Çankırı’dır; ama Adanada da Lek Kürtleri vardır.

— Goran Kürtleri: Bilindiği gibi Goranîce; Kürtçenin Kurmancî, Kirmanckî (Zazakî – Kirdkî – Dimili), Sorani, Luranî gibi bir Lehçesidir ve Goranî lehçesi konuşan Kürtlerin tamamı Alevîdir. 500 bin ile 1 milyon arasında bir nüfusları olduğu tahmin edilmektedir. 800’lü yıllardan başlayarak 1100lü yıllara (9. ve 11. yy) kadar yazılan Alevî metinler Goranî lehçesi ile yazılmıştır.

— Kelhor – Kalhor Kürtleri: Bir bölümü Şii, bir bölümü Alevîdir. 16. yyda yazılmış Şerefhan’ın Şerefnâme (Kürt Tarihi) adlı eseri sayfa 20de yazdığına göre Kelhorlar Kürtlerin dört ana kolundan biridir. Kelhor aşiretinin bir kolu Sivas’ın Divriği ilçesi Bizevi (Aşağı Karakuzu) ve Avşarcık (Yukarı Karakuzu) köylerindedir. Kerkük ve Dakuk yöresinde yaşayan Davudî aşireti Kelhor’un koludur. Kelhor’un bir kolu olan Manşeî tümüyle Alevî’dir.

Safevi Hükümdarı Şah Tahmasp, Kerkük valiliğine Sufi-i Kelhur‘u atamıştır. Bu Vali 1553 yılında bir Kürt kenti olan Şehrezor’un imarına yardım etmiştir.

Son Söz:

Lehçe bazlı Kürt ve Alevî Topluluklarından;
Kurmanc Alevîleri: Başta Serçelan Ağuçan, Baba Mansur Mürşid Ocaklarına
Goran – Lek – Lur – Kelhur Alevîleri: Sultan Sahak Mürşid Ocağına
Zaza (Kırmanc – Kırd) Alevîleri: Baba Mansur, Kurêsan ve Ebul Vefa Kürdi Evladı Şeyh Ahmed (Tavîl) Ocağına bağlıdırlar.

Yazının devam edecek serilerinde Yârsânî Aşiretleri ve Ocakları ayrıntıları ile yazmaya çalışacağım. Bu seride temel bilgileri vermeye çalıştım. Aşk ile.

Kul Seyyid

https://kulseyyid.com/yarsan

https://www.facebook.com/kulseyyid

https://www.facebook.com/sultansinemil

Özellikle Hamza Aksüt’e, Mehmet Bayrak ve Felekeddin Kakayî’ye şükranlarımla…

Kaynak:

1) M. Von. Bruinessen, Kürtlük Türklük Alevîlik

2) Felekeddin Kakayî- Kakaî Dini (Yârsân)

3) İ. Cem Erseven, Yabancı Araştırmacılar Gözüyle Alevilik

4) Hamza Aksüt, Alevîler

5) Mehmet Bayrak, Alevîlik ve Kürtler

6) Edmonds, Kakaîler

7) Rafael Blaga, İran Halkları El Kitabı

8) Nur Ali İlahî, Burhan-ül Hak

Sultan Sahak Ocağı ve Yârsânlar’ için 8 yanıt

  1. Baba mansur soru işareti koyarak haksizlik yapldiğini dūşunyorum alevi inancinda mansur dari vardir ve murşit oçagidir şerçeşmedir taliplerde çoktur kureşan devriş gevir ,pir sultan oçagi.ve diğerleri ocaklar birbirne ikrardir saygilarimla

    Liked by 1 kişi

    1. Rıza Can soru işaretini ne olarak algıladın bilmiyorum; ama cevabına bakılırsa yanlış anladığın kesin… Soru işareti tamamen zamanın net olmaması ile ilgili. Yani diğer ocakların tarihleri bellidir. Kurucularının yaşadığı tarihler yüzyıllar bellidir ama Bawa Mansûr karışık biraz. Döneme bakılırsa 11. yy olma ihtimali çok yüksek ama 9 diyende var hatta fantezik olarak 3bin yıl diyende var. Yani o soru işareti yy yani zaman konusundadır. Başka bir nedeni yok. Çünkü diğer ocakların karşısında 9. 11. 13. yy gibi netlikler varken baba mansur pirimizin dönemi çok net değil.. Mesela: ağuçan, sinemilli, şêx ahmed, şêx delil gibi ocaklar erenler atası serçeşmemiz ebul vefa-i kürdi pirimizin evlatları olarak geçiyor bu da 11.yya tekabül eder. Dede Garkın Ebul Vefa Kürdi halifesi olarak geçer veya vefai dervişi olarak kayıtlıdır. Tarih tahmin edilebiliyor. Baba Mansur ve ocağı’nda eldeki verilerde ebul vefa gibi net bir dönem söylenemiyor. Hatta bazı baba mansurlular birilerinin belgeleri sakladığını söylüyor yüksek ihtimal o belgelerde net şeyler var. işe gelmeyen şeyler yada yesevi (hanefi-sünni) asimilasyonu gereği ile oraya yani ocağı sünni-yesevi-nakşi-hanefilik içinde eritmek için oraya bağlıyorlar, gerçekler gizleniyor. Zira Baba Mansur ocağı ve taliplerinin tamamı Kürt’tür. Fakat nakşi ve sünni-hanefi bir kol olan yesevilik dışında bir bilgi içimizdeki ihanet odaklarının asimilasyon şebekelerinin-çetelerinin işine gelmiyor. ondan da gizleniyor olabilir. Özetle o soru işareti zamanın netliği konusundaki belirsizliktir.

      Mansur dar’ı da tıpkı Fazlı ve Nesimi dar’ları gibi bir alevi erkanıdır; ama pirimiz baba mansurla alakası yok. Hallac-ı Mansur’dan ismini alır. Onun asılmasından dolayı ve onun inancından dolayıdır. Biliyorsunuz DAR Kürtçe bir kelimedir. Ağaç ve asılma manasına gelir.

      Diğerleri doğrudur zaten konu içinde belirttim. Aşk ile Saygılar…

      Beğen

      1. Dari mansur baba mansur darin
        Dir ,halci mansur suni bir aylede gelmektedir kendini geliştierk einel haki yolunu şeçmiştir hi bir alevi ceminde
        Halci mansur zikredilmez
        Tabiki halçi mansur būyūk bir değerdir

        Beğen

        1. İlgisi yok. Dar-ı Mansur erkânı adını Pir Hallac-ı Mansur’dan alır, çünkü asılmıştır, masumdur. Yobazların, emevi kafasının, ideolojisi ve dininin hışmına uğramıştır. Ona ve onun yaşadığına atfendir.
          Hallac-ı Mansur’un babası ve dedesi Zerdüştidir ve Kürt bir ailedir. Sünni felan da değildir. Hacı bektaşın sözde eserlerine baksan bile sünni sanırsın çünkü adına uydurulan her şey kökü yok etmeyen isteyen iktidarlar tarafından üretilmiştir. Hallac-ı Mansur’un gerçek adı Ebû’l Mugis Huseyin bin Mansûr’dur. Mugi, magiler zerdüşti din adamlarıdır dedeside öyle idi zaten. ve MAGİ zerdüştün bağlı olduğu Kürt aşiretidir. ve Med Kürt devletini kuran 6 aşiretin birinin adı MAGİ’dir. 6 aşiretin biri de Busae aşiretidir Şeyh Dilo Berxêcan Ocağı şeceresinde bu aşiret bu ocağın talibidir. Dersiman aşiretidir. Yezdanî (Alevi-Yaresan-Ezidi) kültürü ve tarihi bize çok şey anlatır. Senin dediğin tamamen kendi tarihini yok saymaya meyletmeyi gösterir. Dar-ı Mansur’un Bamasur ile ilgisi yoktur. O da bir Mürşid Ocaktır, bir mürşiddir, pirdir o kadar, adına DAR kurulmasını gerektirecek bir olay yaşanmamıştır. Hüseyin, Fazl ve Nesimi adına DARlar var Mansur gibi 3üde asılarak, yüzülerek, kafası kesilerek öldürülmüşlerdir. 4’ününde uğradığı zulüm aynıdır. Bamasur’da böyle birşey yoktur. Aşk ile. Pir Kal Xizir rayverin olsun….

          Beğen

  2. Babamansur baba kureşin pir ve murşidi .şehamet ocagi iki ocağin dedeleri degil .bazi babamansur ve kurşanlar sonradan sahahemtlerin eline ğitmiş ama yolda pirden dõnmek yoktur dõnen yoldan çikar doğru yazmakta yarar var derviş murşit ocagina pirlik yapa bilirmi?
    Riza biter

    Liked by 1 kişi

    1. Rıza biter yazıda bu dediklerinize en ufak işaret bile yok… Burada iran ve ırakta yaşayan Kürt Aleviler ve ocaklarından ve ocakların tarihlerinden bahsettim. Ocaklar arası pirlik mürşidlik konusu yok… dediklerinize dayanak içeren cümle yok.. Kişisel eklemeniz olsa gerek…. Teşekkürler Aşk ile…

      Beğen

Yorum Yap - Katkı Sun